
Halk sağlığının korunması, ilaç ve tıbbi ürünlerin güvenliğinin sağlanması amacıyla 14/05/1928 yılında kabul edilen 1262 Sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu, günümüzde özellikle gıda takviyeleri ve birtakım gıda ürünlerinin internet üzerinden yapılan tanıtımlarıyla yeni bir boyut kazanmıştır.
Bu makalenin amacı, 1262 Sayılı Kanuna muhalefet suçu kapsamında, Kanun’un ruhsatsız imalat ve sağlık beyanıyla satış hükümlerinin unsurlarını, Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği hükümleri ışığında irdelemektir. Zira uygulamada, gıda ruhsatı alan bir ürünün, kanun ve yönetmeliğe aykırı beyanlarla yine aldatıcı ve tedavi edici beyanlarla tanıtılması, pazarlanması veya reklamının yapılması durumunda yine doğrudan veya dolaylı olarak hastalıklara veya belirtilerine karşı etkili olduğunu, koruduğunu, tedavi ettiğini belirtilen ileri süren veya ima eden ifadeler toplumu yanıltıcı veya mevzuata aykırı sağlık beyanı olarak değerlendirilmekte ceza mahkemelerinde yargılanma riski ve yüksek idari para cezalarıyla karşı karşıya kalma riskleri doğurabilmektedir.
1262 Sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu, farklı eylemleri cezalandırsa da, en ağır yaptırımları içeren ve uygulamada en sık karşılaşılan suç tipi Madde 19'da düzenlenmiştir.
Madde 19’un birinci fıkrası, ruhsatsız olarak müstahzar imal edenleri veya bu müstahzarları bilerek satan, satışa arz eden veya sattıranları bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırır.
Suçun Konusu: Tıbbi Müstahzar: Kanun’un 1. maddesine göre müstahzar; formül haricinde, belirli ve sabit bir şekilde yapılarak tababette kullanılan her nevi basit ve mürekkep devai tertiplere verilen isimdir. Bir ürünün müstahzar sayılmasında içeriği, sunuluş şekli ve en önemlisi tedavi edici olarak atfedilen vasıflar belirleyicidir. Yargıtay, gıda takviyesi ruhsatı olsa bile, hastalıkları teşhis veya tedavi edici nitelikte tanıtılan ürünleri fiilen tıbbi müstahzar olarak kabul etme eğilimindedir.
Maddi Unsur: Ruhsat Şartı: Suçun maddi unsuru, Sağlık Bakanlığı’na bağlı ilgili kamu kurumundan ruhsat/izin alınmaksızın müstahzar niteliğindeki ürünün imal edilmesi veya piyasaya sürülmesidir. Ruhsat alma yükümlülüğünün ihlali, suçu doğrudan oluşturur.
Madde 19’un ikinci cümlesi ve devamındaki cümlelerde, suçun kapsamını genişleterek, "Müstahzar olmamakla beraber hastalıkları teşhis veya tedavi ettiği beyanı ile herhangi bir ürünün satışını, pazarlamasını veya reklamını yapanlar" hakkında da bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörür.
Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği, gıdaların etiket ve tanıtımında kullanılabilecek bilimsel temelli sağlık beyanlarının usul ve esaslarını belirler.
Hukuki değerlendirmedeki en kritik nokta, Yönetmeliğin izin verdiği sağlık beyanı ile 1262 Sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu’nun cezai yaptırım öngördüğü tedavi beyanı arasındaki ince çizgidir. Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği (Md. 4), bir gıdanın fizyolojik bir etkiye sahip olduğunu belirten "Sağlık Beyanlarını" tanımlar ve bunların kullanımını şarta bağlar. Bu beyanlar kanun ve yönetmelik çerçevesinde yetkili kişi ve kurumlar tarafından yapılabilmektedir. Yine "Hastalık Riskini Azaltma Beyanları" ise özel izin gerektirir. Haricinde yetkisiz ve izinsiz olarak hastalıkları teşhis ettiğinden, hastalık adından, tedavisinden veya korunmasından, iyileştirme etkisine sahip olduğunu ileri süren beyanlar yine tüketilmediği durumlarda sağlığın olumsuz etkilenebileceğini ileri süren beyanlar 1262 sayılı kanunun cezai kapsamına girebilmektedir.
Bir gıda takviyesinin tanıtımında, yönetmeliğin izin verdiği sağlık beyanı yerine, örneğin "Kanser hücrelerini öldürür", "Şekeri tedavi eder" gibi hastalık tedavi edici ifadeler kullanıldığında, eylem 1262 Sayılı Kanunun Madde 19. Maddesi kapsamındaki suça vücut verebilmektedir. Yine gıda ruhsatı alan bir ürünün, kanun ve yönetmeliğe aykırı beyanlarla, aldatıcı ve tedavi edici beyanlarla tanıtılması, pazarlanması veya reklamının yapılması durumunda yine doğrudan veya dolaylı olarak hastalıklara veya belirtilerine karşı etkili olduğunu, koruduğunu, tedavi ettiğini belirtilen ileri süren veya ima eden ifadeler toplumu yanıltıcı veya mevzuata aykırı sağlık beyanı olarak değerlendirilmekte Ürünün Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan alınmış bir ruhsatının (izin belgesinin) bulunması, yapılan tanıtımın niteliği sebebiyle ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Uygulamada Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Denetim Hizmetleri Başkanlığı'nın Sağlık Beyanı Değerlendirme Komisyonu kararları ile idari para cezası (Kanun'un 18. maddesi ve Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği Yönetmeliği ihlali) uygulanabildiği gibi Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Denetim Hizmetleri Başkanlığı'nın şikayeti üzerine yapılan ceza mahkemesi yargılaması ile hapis cezası (Kanun'un 19. maddesi) verilebilmektedir.
1262 Sayılı İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu’na muhalefet suçu, uygulamada gıda takviyelerinin ve birtakım gıda ürünlerinin internet üzerinden yapılan kontrolsüz reklam ve pazarlaması nedeniyle sıklıkla gündeme gelmektedir. Ürünün yalnızca ruhsatına değil, aynı zamanda satış ve pazarlama materyallerindeki ifadelerin içeriğine de odaklanmak büyük önem taşımaktadır. Hastalıkları tedavi ettiğine dair en ufak bir ima veya beyan dahi, kontrolsüz reklam ve pazarlama yapan gerçek ve tüzel kişileri cezai sorumluluk kapsamına sokma potansiyeli taşımaktadır.
Bu ön inceleme, hukuki literatür ve genel prensiplere dayanmaktadır. Dava dosyanızdaki somut deliller ve olayın kendine has koşulları, riskleri doğru analiz edebilmek, nihai savunma stratejinizi belirleyecektir. Bu hususlar hem hapis cezasından hem de yüksek idari para cezalarından korumanın anahtarlarıdır. Dolayısıyla dava dosyanızı alanında uzman avukatlara danışarak takibinin sağlanması cezai ve idari yaptırımlardan korunmada en etkili yol olacaktır.